HOU HSIAO-HSIEN ile Röportaj
Filminiz, 9. yüzyılda Çin’de Tang Hanedanı’nın son dönemlerinde geçiyor. Bu dönem chuanqi adlı kısa hikayeleriyle bilinir. Filminizin esin kaynağı bu hikayeler miydi?
Lise yıllarımdan beri Tang Hanedanı chuanqilerini bilirim ve onlara bayılırım. Uzun zamandır onlar hakkında bir film yapmak istiyordum. Suikastçı’da bu hikayelerden biri olan Nie Yinniang’dan esinlenildi. Dramatik çatıyı oradan ödünç aldığımı söyleyebiliriz. O dönemin edebiyatı doğrudan gündelik yaşamdan esinleniyordu. Bir anlamda “gerçekçi” bir edebiyat anlayışı vardı diyebiliriz. Benim daha fazlasına ihtiyacım vardı. İnsanların neler yiyip neler giydiğini öğrenmek için tarih kitaplarını karıştırmaya başladım. En ince ayrıntılarına kadar öğrendim. Mesela zengin bir tüccarın, bir bürokratın ve bir köylünün banyo etme şekilleri birbirinden farklıymış. Ayrıca bazı ayrıntılarda hikayenin siyasi bağlamını inceledim. Tang Hanedanı’nın egemenliğinin sarsıldığı, biraz güçlenen yerel beylerin isyan edip Hanedanlık’tan ayrıldığı kaotik bir dönem. İlginç olansa askeri anlamda güçlenen bu asi beylerin bizzat Tang tarafından dış tehditlere bir önlem olarak teşekkül edilmesiydi. 9. yüzyılın sonunda ardı ardına yaşanan ayaklanmalarla, Tang Hanedanı 907’de çöktü ve imparatorluk parçalandı. Keşke Tang Hanedanı ile Skype görüşmesi yapabilseydim de filmi tarihsel gerçekliğe daha sadık çekebilseydim.
Filmde, önüne bir ayna konana dek ne öten ne de raks eden yalnız bir mavi kuşun hikayesi anlatılıyor. Bu da mı o Tang dönemi edebiyatından alındı?
Evet, bu Çin’de çok bilinen bir hikayedir. Tang edebiyatından defalarca tekrar edilen bir anlatımdır. O kadar ki “mavi kuş” ve “ayna” kelimeleri eşanlamlı kabul edilir.
Arkadaşlarınla paylaş: |